Bir işletmenin kalpten yolculuğu, Müşteri Allah’ın bizim için ayırdığı rızkı kapımıza kadar getiren elçisidir düşüncesiyle yola çıkan bir Han Çorba, sadece ticaret yapmaz, yapmıyor; aynı zamanda gönüllere dokunur, insana hizmeti görev sayar. Han çorba bu inançla kapılarını her yeni güne açıyor. Attığımız her adımda, pişirdiğimiz her çorbada, sunduğumuz her tabakta bu düşüncenin izleri vardır.
İşletmemizin temelinde kar güdüsü değil, bereket duygusu vardır. Müşteri bizim için sadece çorba içip yemek yiyen kişi değil; bizimle kaderi bir noktada kesişen, rızkımıza vesile olan kıymetli birer misafirdir. Bu nedenle her geleni “elçi” olarak görür, onu güler yüzle karşılamayı, içten bir teşekkürle uğurlamayı asli vazifemiz biliriz.
Kuruluş hikâyemiz de tam bu noktada başlar. Han Çorba da sadece lezzetli yemekler sunmak değil, her tabakta samimiyet, her hizmette gönül koymak istedik. “Helalinden kazanmak ve kalpten sunmak” anlayışını esas aldık. İlk müşterimizi unutmadık, çünkü o ilk adım bir duanın kabulüydü. Ardından gelen her kişi o duanın devamıydı. Zamanla büyüdük, gelişip şubeleştik belki ama özümüzü hiç kaybetmedik. Her müşteriye aynı özenle, aynı minnetle yaklaşmaya devam ettik. Çünkü biz biliriz ki rızık yalnızca maddi değildir; bazen bir teşekkür, bazen bir tebessüm, bazen de bir duadır bize ulaşan. Bu anlayışla işletmemiz; sadece bir ticarethane değil, aynı zamanda hayır ve bereket kapısıdır. Kapımızı çalan her müşteriye gönlümüz de açıktır. Çünkü onlar bizim için sadece “müşteri” değil, rızkımıza vesile olan kıymetli elçilerdir.